2000’li yılların “Kadınların Milenyumu” olacağı “YDD Kapitalizmi”nin eriştiği “Bilgi Toplumu” evresinde kadınların “tarihsel boyunduruklarını kırma olanağını sonunda ele geçirdikleri” mitosu sıkça pompalanıyor YDD medyasında. “İşte kadınlar siyasette iş dünyasında dinsel kurumlarda. Hatta orduda dahi önemli görevlere gelebiliyor; erkeklerle rekabet edebiliyorlar” deniliyor. Bu kitabın bir amacı da bu mitosları demistifye edebilmek. Mesajı son derece yalın: “Herhangi bir toplumda iktidarın (iktisadi siyasal bilimse dinsel ya da askeri) herhangi bir biçimi söz konusuysa ‘ataerki’ de sürmektedir” diyor. Ve “YDD”nin parlak vitrininin gerisinde “tezgah”ı çokuluslu şirketlerin hükümranlığını sürdürebilmek uğruna Kuzey ve Güney ülkelerinde dayağa cinsel şiddete açlığa, okuma-yazmaya, evsizliğe, yoksulluğa, yoksunluğa mahkum edilen milyonlarca “Güneyli” kadının durumunu sergileyerek “Toplumsal eşitsizliğin sürdürüldüğü hiçbir yerde kadınların eşit ve özgür olamayacağı” saptamasını yeniden vurguluyor.

 

(Ütopya Yayınları, 2000)