Kadınların durumu diğer toplumsal grupların durumlarına benzemez, çünkü bir bütünün, insan türünün yarısını oluştururlar. Kadınlar temeldir, yerleri doldurulamaz; bu yüzden, başka toplumsal gruplarla aynı şekilde sömürülmezler. Onların kaderlerini ölümcül kılan da bu çelişkili konumlarıdır; temel bir önem taşımanın ve fiilen kenarda köşede kalmanın bir ve aynı zamanda gerçekleşiyor ve gerçekleşmekte olmasıdır.
Feminizm bütün kadınları bütünsel bir ezilmişlikte birleştirir; yani, her kadını kapsar feminizm. Feminizm siyaseti, buna uygun olarak bütünsel bir saldırıdır.
İlk işbölümü, ilk defa ezenlerin ve ezilenlerin ortaya çıkmasıydı; öte yandan, ilk işbölümü de kadınla erkek arasındaki işbölümüydü, haliyle, ilk ortadan kaldırılması gereken tahakküm şekli de bu eşitsizlik olmalıdır. Bu, şiirsel bir adalet anlayışı olacaktır…

 

(Agora Yayınları, 2006)