Artık en can alıcı sorun feminist söylem içindeki farklılığın inşası incelenmesi daha da önemlisi kurumsallaşmasıdır. Feminist dayanışma bilgiyi sömürgeleştirilmekten kurtarmak ve antikapitalist eleştiriyi hayata geçirmek için sınırları aşmanın en ilkel yolunu oluşturur.
Üçüncü Dünyalı kadınları ve feminizmin siyasetini analiz etmek için bir zemin oluşturmak hiç de kolay bir iş değildir. İlk olarak tanıma ilişkin sorular karşımıza çıkar: Üçüncü Dünya nedir/kimdir? Üçüncü Dünya kadınları bir seçmen kitlesi oluştururlar mı? Oluştururlarsa hangi temelde? Üçüncü Dünya kadınlarının siyasal mücadelelerinin mutlaka “feminist” olduğunu varsayabilir miyiz? Feminizmi biz nasıl tanımlıyoruz onlar nasıl tanımlıyorlar? İkinci olarak bu siyasetin bağlamına ilişkin sorular vardır: Üçüncü Dünya kadınlarının feminizme yönelmelerinin haritasını çıkarmak için hangi tarihten/kimin tarihinden besleniyoruz? Toplumsal cinsiyet ırk ve ulus meseleleri Üçüncü Dünyadaki feminizmlerin belirlenmesinde birbiriyle nasıl kesişir? Sömürgeleştirilmiş halklar hakkında bilgiyi kim hangi alandan/hangi noktadan üretir? Bu bilginin bilimsel parametreleri nelerdir? Üçüncü Dünya kadınlarının kendilerini ve failliklerini belirleyip konumlandıracak olan yöntemler nelerdir? Tanıma ve bağlama ilişkin soruların üst üste geldiği açıktır.
(Boğaziçi Üniversitesi Yayınları, 2008)