Nasıl olur da aynı halk, kadın konusunda birbirinden bu denli farklı imgeler üretebilir? Bir yanda, doyurulması olanaksız ve gemi azıya almış şehveti yaşayan bir kadın ve onun kurduğu yoğun aşk ilişkileri; öte yanda, peçenin ardına sığınmış, boyun eğmiş, sessizce kendi köşesine çekilmiş kadın ve kocasının iradesini beklerken gösterdiği sabır… İşte, İslam’ın Bilinçaltında Kadın’ı okurken akla geliveren ilk sorular… Yazar, bu soruları sorarken bir noktada duyarlı olmaya çok özen gösteriyor: Sorunu, sorunun kendi diliyle ve İslam’ın verileri doğrultusunda tartışıyor. Bütün kadın imgelerini, yani bugünün kadınını, Kuran’daki kadını, dinsel, kibar ve erotik edebiyatta betimlenen kadını bu veriler içinde inceliyor. Ve kadının, günümüz Müslüman toplumlarının çağımızın kimi sorunlarını aşmak için kullandığı yöntemlerdeki ‘simgesel’ önemine dikkat çekiyor.

 

(Ayrıntı Yayınları, 1992)