Belki sonda söylenmesi gerekeni başta söylemekte yarar var, bu kitapta yer alan yazılar feminist bir bakış açısıyla kaleme alınmadı. Evet, her biri, kadınları boyunduruk altında tutan binlerce yıllık ataerki ve onun postmodern versiyonu neo-liberal ataerkiyle hesaplaşmayı hedefliyor, ama feminist bir perspektiften kalkınmıyorlar. Çünkü feminizm tanımı gereği sınıf, etnisite, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinin farklı nedensellik ve dinamiklere yaslandığı yolundaki bir ön kabulden kalkınmaktadır, dolayısıyla parçalı bir tasarıma içkindir. Bu kitapta yer alan yazılar ise, sınıf, etnisite, ulus ve toplumsal cinsiyet ilişkilerindeki eşitsizlikler ve hiyerarşik dizilimin ortak bir kaynaktan türediği kavrayışına yaslanıyorlar. Bu ortak kaynağı, ataerki olarak saptıyorlar.
(Ütopya Yayınları, 2007)