KİTAP İNCELEMESİ
Gülay Toksöz (2012), Kalkınmada Kadın Emeği, (İstanbul: Varlık
Yayınları).
Kalkınma, özellikle İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra üzerine çok
düşünülmüş bir kavram. Birçok ulus devletin kurucu ideolojisinin başat
unsurlarından biri olarak, geçen yüzyılın düşün dünyasının yanısıra fiili siyasi
pratiklerin ve kurumların şekillenmesinde de rol oynayan kalkınma fikri, sosyal
bilimlerin kuramsallaştırdığı hemen her alan içinde ele alınmakta. Bu durum,
sosyal teoriyi toplumsal cinsiyet merkezli kuran disiplinler, akımlar ve
düşünürler için de geçerli. Hatta kalkınma fikrinin küresel ölçekte pratiğe
geçirildiği geçen yarıyüzyıl boyunca, kalkınmaya ilişkin siyasi dinamikleri
toplumsal cinsiyete ilişkin dinamikleri kenarda bırakarak anlamanın mümkün
olmadığı iddia edilebilir.
Kalkınma fikrinin 1970’lerdeki kriz dönemi içinde bir dönüşüm içine
girdiğini söylemek mümkün. Bu genel dönüşüm Türkiye’de etkisini 1980’li
yıllarda gösterdi ve daha önceki dönemlerde algılandığı hali ile kalkınma
politikalarına bir son verildi. Bu, elbette, kalkınma fikrinin ve daha da önemlisi
kalkınma ideolojisinin aşıldığı anlamına gelmiyor. Tam tersine, bugün
kalkınma sözcüğü Türkiye’de bir bakanlığa adını veriyor ve günlük siyasetin
dili içinde kalkınma kavramı sıklıkla yer buluyor. Kalkınma kavramından
hareketle üretilen siyasi tercihlerin, toplumsal zıtlık ve eşitsizlikleri kimi zaman
muhafaza edebildiğini kimi zaman da bu zıtlık ve eşitsizlikleri derinleştirdiğini
biliyoruz.
Bu nedenle kalkınmanın kavramsal ve siyaseten içerdiği toplum
kurgusunun genel olarak hem ülke gündeminde hem de akademik alanda
derinlemesine incelenmesi gerekiyor. Prof. Gülay Toksöz’ün Kalkınmada
Kadın Emeği ismi ile sunduğu çalışma bu açıdan önemli bir boşluğu
doldurmakta.
Prof. Toksöz’ün bu eseri, kalkınma ve toplumsal cinsiyet arasında
kurulan ilişkinin kuramsal ve tarihsel arkaplanını beş bölüm içerisinde ele
alıyor. Kitabın birinci kısmı, kalkınma düşüncesinin gelişiminin tarihine dair
içerikli bir özet sunuyor. Bu özet, farklı ekollerin kalkınma fikrine yönelik
duruşlarını karşılaştırmalı ve eleştirel bir çerçeveden ele alıyor. Bu nedenle,